Ekonomik eşitsizlik küresel bir gerçektir—bir ölçüye göre, dünyanın en zengin 8 insanı, dünya nüfusunun yarısınınki kadar (3,6 milyar insan) bir serveti kontrol ediyor. Bununla birlikte, herkes bunun çözülmesi gereken bir sorun olduğu konusunda hemfikir değildir ve insanların sunduğu çözümler büyük ölçüde farklı olabiliyor. Örneğin, en iyi çözüm devlet müdahalesi mi yoksa pazar bazında yenilik mi?

Genel
Gelir eşitsizliği, bir ekonomideki farklı sosyoekonomik grupların değişen gelirlerini ifade eder. Bir ülkede, bölgede veya tüm dünyada en yüksek ve en düşük gelire sahip olanlar arasındaki farkı vurgular.
Gelir eşitsizliği, bir ekonomide çeşitli birey ve hane grupları arasında eşit olmayan bir gelir dağılımı olduğunda ortaya çıkar.
Gelir eşitsizliği genellikle sosyoekonomik grupları karşılaştırır ve yüzde cinsinden ifade edilir. Örneğin, kazananların ilk yüzde onunun bir ülkenin toplam gelirinin yüzde ellisini temsil ettiğini söylemek gibi.
Gelir ve gelir dağılımı
Gelir terimi, insanların yaptıkları iş için aldıkları paradır. Ayrıca sattığımız şeylerden ve sağladığımız hizmetlerden aldığımız parayı da içerir.
Gelir dağılımı, bir ülke, bölge veya dünyadaki farklı sosyoekonomik grupların ne kadar kazandığına bakar. Gelir eşitsizliğini tanımlamak için gelir dağılımının ne olduğunu bilmemiz gerekir. “Bireyler veya aileler arasındaki veya farklı gruplar, alanlar veya ülkeler arasındaki gelir farklılıkları.”
Gelir eşitsizliği ve ücret eşitsizliği benzerdir. Bununla birlikte, ücret eşitsizliği, temettülerden, yatırımlardan, bir şey satmaktan veya serbest tüccarın elde ettiği kârdan elde edilen geliri içermez.
Servet ve gelir eşitsizliği
Servet; nakit para, bankadaki para, hisse senetleri, tahviller, mülkler, araçlar vb. dahil tüm mal varlıktır. Başka bir deyişle, servet sahip olunan her şeydir.
Gelir ise maaş, ikramiye ve hisse temettüler gibi alınan para akışıdır.
Bir şeyi satın alındığından daha fazlasına satıldığında elde edilen kar, aynı zamanda gelirdir. Gelir, genellikle haftalık, aylık veya yıllık olarak hesaplanır.
Servet eşitsizliği için ise, bir ülkedeki tüm servetin dağılımı önemlidir. Toplam servetin bir nüfusa ne kadar adil veya adaletsiz bir şekilde dağıtıldığını ifade eder ve yüzde cinsinden ifade edilir.
Gelir eşitsizliği başlı başına büyük bir mesele değildir. Servet eşitsizliği ise büyük bir meseledir ve kısmen gelir eşitsizliğinden beslenir. Gelir eşitsizliğinin olumsuz sonuçlarının düzeltilmesi için, servet eşitsizliği dengesini değiştirmenin bir yolu bulunmalıdır. İnsanların iyi bir hayat kazanabilmeleri gerekiyor, evet, ancak üst-orta gelirli haneler bile tıp, eğitim, barınma ve yakıt maliyetleriyle karşı karşıya kaldıklarında zorlanıyor. Bu maliyetlerle karşı karşıya kalan çoğu insan servet biriktirmek için mücadele eder… ve genellikle başarısız olur.
Şu senaryoya bakın. Bir kişi yılda 50 bin TL kazanıyor. Başka birinin 1 milyon TL.si var, çalışmıyor, ancak yatırım gelirinden yılda ortalama 50 bin TL. kazanıyor. Üretken işçi, yatırım geliri üzerindeki indirimli vergi penceresi sayesinde (bir firmanın servetini yönetmesine izin vermekten başka bir şey yapmayan) zengin yatırımcıdan daha azını evine götürmek durumundadır.
Gelir; değişir, harcanır, enflasyondan zarar görür. Ancak zenginlik sadece yaşam standardını değil, yaşama şeklini de değiştirir. Kendi kendine büyür, kendini korur ve geliştirir ve işten ayrılıp emekli olduktan ve hatta öldükten sonra da yaşamaya devam eder.
Gelir eşitsizliğinin ana nedenleri
Gelir eşitsizliğini yaratan iki ana sebepten bahsedilebilir:
- Pazar Eşitsizliği: İstihdam edenlerin farklı memnuniyet düzeylerine neden olabilen bireylerdeki; enerji, zeka, duygu, eğitim ve bunlara benzer bir kalite veya özelliğin derecesindeki farklılıklar nedeniyle ortaya çıkan eşitsizlik. Bu nedenlerle, bu tür özelliklere daha çok sahip bireyler, diğerlerine göre nispeten daha fazla para kazanabilirler.
Otomasyon ve ticaret liberalizasyonu, gelişmiş ekonomilerde işgücü piyasalarını derinden dönüştürerek, yüksek vasıflı ve eğitimli işçilere orantısız avantajlar sağladı ve araştırmalar, bu güçlerin eşitsizliğin artmasında rol oynadığını gösteriyor. Üniversite diploması olmayan erkekler ve işçiler, en çok etkilenenler oldu. Bu işçilerin çoğu işgücünden ayrıldı. Buna karşılık, özellikle kentsel alanlarda yüksek eğitimli ve vasıflı işçiler prim kazandı.
Ancak bu etkilerin hafifletilmesinde hükümetlerin rolünün vurgulanması önemlidir. Misal olarak, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa, benzer teknolojik değişim ve ticaret liberalizasyonu seviyelerine rağmen, çok farklı eşitsizlik seviyelerine sahiptir. Ülkeler arasındaki farklı politikalar, mantıksal olarak eşitsizlikteki büyümeleri etkilemiş olmalıdır.
- Siyasi-Ekonomik Eşitsizlik: Hükümetin uyguladığı yönetim politikaları sonucunda siyasi-ekonomik faktörlerden kaynaklanan eşitsizlik. Hükümetin yönergeleri, bireylerin gelir düzeylerini ciddi şekilde etkileyebilir. Hükümet, gelir seviyelerini önceden belirlenmiş bir aralıkta tutma yaklaşımı izleyebilir. Aksi takdirde, daha yüksek kazanma kabiliyetine sahip insanlara faydalı olan kapitalizmi takip edebilir.
Gelir eşitsizliği nasıl önlenir
Genellikle, aşağıda belirtilen hususların, gelir eşitsizliğinin azaltılmasında faydalı oldukları belirtiliyor:
Kişisel zenginliğin anahtarları eğitim ve özgürlüktür. Servet eşitsizliğindeki fark, en etkili şekilde, eğitimli, bilgili bir yurttaşlık yaratan politikalara sahip olunarak kapatılabilir. Bunun için genel olarak politikalar; tüm vatandaşlara ücretsiz eğitim sağlanması ve gelişmiş eğitimin ucuz ve kullanışlı hale getirilmesi yönünde olmalıdır.
Adil vergi sistemi. Vergi adaletinin sağlanması için, esas olarak geliri vergilendirmeye yönelik bir sistem gerekir. Böyle bir sistemde; yüksek gelirden daha fazla, düşük gelirden daha az vergi alınan ve aynı zamanda vergi kaçağını önleyen düzenlemeler olmalıdır. Farklı gelirleri olan varlık sahibinin ve düşük gelirlinin aynı oranlarda vergi ödemek zorunda bırakıldığı vasıtalı (ötv, kdv, vs.) vergilere ağırlık vermemek gerekir.
Daha aşamalı servet vergisi. Birçok ülkenin artan oranlı gelir vergisi sistemleri vardır. Bu, daha yüksek gelirlerin daha yüksek vergi oranı ödediği anlamına gelir. Bununla birlikte, bu sistemlerde bile, servet (yatırımlar ve mirastan elde edilen sermaye kazançları gibi) genellikle çok daha düşük oranda vergilendirilir. Genel olarak servet inşasını boğmamak önemli olmakla birlikte, varlıklılara avantaj sağlayan vergi boşlukları ve politikaları yeniden düzenlenebilir veya kaldırılabilir. O halde, çoğu durumda çözüm, vergi oranlarını değiştirmekten çok sistemdeki boşlukları kaldırmaktır.
Ekonomiye belirli noktalarda (Merkez Bankaları’nca) yeni para enjekte edilmesi kazananlar ve kaybedenler yaratır. Yeni paraya erişimi olanlar (Bankalar, finansal güce sahip olanlar) muazzam bir kazanç sağlar ve düşük faizli para musluğundan uzak olan herkes satın alma gücünü kaybeder. Burada bir gizem yok: Piramidin tepesindekiler için düşük faiz oranlı milyarlar mevcutsa, buna göre fayda sağlanacaktır.
Transfer ödemeleri. Bu tür harcamalar için borç almak yerine enflasyonu fazla yükseltmeyecek şekilde para basarak ödeme yapmak daha uygun olur. Böylece devlet, faiz ödemelerinden kurtarılmış olur. Zira, bu yeni para için ödenecek bir faiz yoktur ve bu nedenle mali parazitlerin, bu paranın yaratılmasından kazanacakları hiçbir şey yoktur.
Yıllık kazanılan geliri belirli bir değerden az olan haneler için gelir vergilerini azaltan, aynı hane için, faiz, temettüler ve sermaye kazançları gibi kazanılmamış gelirlerden alınan vergiyi gelirle aynı oranda vergilendiren bir yapı kurmak. Halen pek çok gelişmiş ülkede dahi uygulanan, kazanılmış gelir sahiplerinin dönem sonunda sağlık, eğitim ve buna benzer harcamalarının en az bir kısmının veya tamamının kesilen vergiden düşülerek iade edilmelerini sağlamak,
Asgari ücreti arttırmak. Dünyanın birçok yerinde, ücret skalasının alt ucundaki çalışanlar, yoksulluk sınırının üzerine çıkmaya yetecek kadar kazanamıyor. Asgari ücretin belirlenmiş olduğu ülkelerde bu oranın yükseltilmesi, milyonlarca insanın yaşamlarını ve varlık geliştirme yeteneklerini iyileştirmeye yardımcı olabilir. Asgari ücretleri artırmaya karşı çıkanlar, bunun maliyetleri artırdığını ve ekonomik büyümeyi boğduğunu öne sürüyorlar, ancak destekçiler en azından bunun aksini gösteren eşit miktarda kanıt sunabilirler. Enflasyonist ortamlarda asgari ücreti, enflasyondaki hareketler ile uyumlu bir şekilde güncellemek,
Sendika üyeliğini ve gücünü artırmak. İşçi sendikaları, üyelerinin kazanma gücünü artırmaya yardımcı olur ve onların varlığı, üye olmayanların ücretlerinin yükseltilmesine de yardımcı olabilir. Muhalifler, artan maliyetler ve (artan asgari ücretle yaptıkları gibi) boğulmuş büyüme olasılığına işaret edecekler, ancak yine bu tür iddialara karşı çıkmak için bol miktarda kanıt var. Ekonomik eşitsizlik görünürde artarken, dünyanın birçok yerinde sendika üyeliği azaldı. Sendika destekçileri bunu tesadüf olarak görmüyor.
Rekabeti engelleyen düzenlemeleri azaltmak. Bazıları hükümetin ekonomik eşitsizlikle mücadele etmek için müdahale etmesi gerektiğini düşünürken, diğerleri bunun sadece yoldan çekilmesi ve serbest piyasanın herkes için zenginlik yaratmasına izin vermesi gerektiğini düşünüyor. Bu görüş farklılıklarına rağmen, insanlar genellikle iş büyümesiyle ilgili aşırı veya gereksiz düzenlemelerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması gerektiği konusunda hemfikirdir. Pratik açıdan bu, küçük işletme kurma, vergilendirme vb. alanlarda “bürokratik bürokrasiyi” azaltmak için destekleyici tedbirler anlamına gelir.
Yapay zekayı ve otomasyonu sorun olarak görmemek. Yapay zeka gibi alanlardaki teknolojik gelişmeler hayranlık uyandırabilirken, aynı zamanda “robotların” milyonlarca insanın işini elinden alacağına dair korkuları da artırıyor. Bununla birlikte, tarım makinelerinden montaj hattına ve bilgisayarlara kadar emek tasarrufu sağlayan teknolojinin önceki sürümlerinin, ortadan kaldırdıklarından daha fazla iş yarattığını hatırlamak önemlidir. Otomasyon ve yapay zekanın ekonomik eşitsizliği kötüleştireceğini varsaymak yerine, bu teknolojilerle ilgili işlerin gelişimini teşvik eden politikaları desteklemek belki de daha iyidir.
Eski işleri kurtarmaya çalışmak yerine yeni işleri benimsemek. Yeni teknoloji, tüketici tercihleri, sosyal değişimler, küresel politika ve diğer birçok faktör, bazı iş kategorilerinin düşüşünü ve diğerlerinin yaratılmasını kaçınılmaz olarak etkiler. Kaybedilen “iyi işleri” kurtarmayı istemek belki içgüdüsel olsa da, iş piyasasındaki değişiklikleri benimsemek ve bunlara uyum sağlamak, servet yaratmak için muhtemelen daha iyi bir stratejidir. Bu, gerileyen endüstrileri veya iş kategorilerini yapay olarak destekleyen politikalara karşıt olmak veya yeniden iş eğitimini ve eğitim programlarını geliştirmeyi desteklemek anlamına gelebilir.
Küçük girişimcileri teşvik etmek. Büyük şirketler tanınmanın çoğunu alırken, küçük işletmeler genellikle modern ulusal ekonomilerin can damarıdır. Yeniliği ve iş yaratmayı mikro düzeyde desteklemek – küçük işletmeleri başlatmayı ve sürdürmeyi kolaylaştırarak – ekonomideki birçok kişi için zenginlik yaratmayı teşvik edebilir. Küçük işletmelerin ayağa kalkmasına yardımcı olmak için “mikro krediler” sağlayan kuruluşları savunmak gerekir.
Farklı görüşler
Tartışmanın diğer tarafında, bazı etkili ekonomistler uzun zamandır eşitlik ve büyüme arasında bir değiş tokuş olduğunu – daha büyük eşitsizliğin daha yüksek çıktının kaçınılmaz bir sonucu olabileceğini ileri sürüyorlar. Ancak bu bakış açısına toplu bir şekilde itiraz ediliyor. Bazı sosyal bilimciler, insanlar yoksulluktan kurtulursa (başkaları süper zengin oluyorken) eşitsizliğin kabul edilebilir olabileceğini düşünüyor. Diğerleri, eşitsizliğin yetenek farklılıklarının kaçınılmaz bir sonucu olduğu ve bireylerin özgür seçimlerinin bunda önemli bir rol oynadığını ve bu nedenle eşitsizliğe aşırı odaklanmanın yanlış olduğunu savunuyorlar.
NETİCE
Ekonomik eşitsizliğin daraltılması gerekip gerekmediği konusunda, ekonomiden politika ve felsefeye uzanan farklı görüşler var. Eşitsizlikle mücadele için en bariz örnek, adalet kavramına dayanır – herkesin refaha ulaşmak için eşit şansa sahip olması gerekir.
Sosyal ve ekonomik eşitsizlikler, örneğin zenginlik ve otorite eşitsizlikleri, ancak herkes için ve özellikle toplumun en az avantajlı üyeleri için telafi edici faydalarla sonuçlanıyorsa adildir.
Hükümetin uyguladığı yönetim politikaları sonucunda, politik-ekonomik faktörlerden kaynaklanan gelir eşitsizliği, piyasa eşitsizliğinden daha tehlikeli kabul edilir, çünkü bu durumda unsurlar, bireyin kontrolünde değildir.
KAYNAK:
Wikihow, Christophe M. Osborne, PhD May 2, 2021
Phil DiNuzzo, Workers of the World, Answered Jun 24, 2011
Keith Nolen, Consultant, business architect, author,
piie.com, How to Fix Economic Inequality?
wallstreetmojo
Rich Winkel, washingtonsblog , An Overview of Policies for the United States and Other High-Income Economies May 14, 2014
marketbusinessnews, Income Inequality