Düşük gelirli ülkeler (DGÜ) genellikle büyük dış borçlarla mücadele ediyorlar. IMF ve Dünya Bankası, gelecekte aşırı borçlanma olasılığını azaltacak, DGÜ’lerin kalkınma ihtiyaçlarının finansmanını harekete geçirirken, bir yandan gelecekte aşırı borçlanma olasılığını azaltacak ve diğer yandan borç verenlere rehberlik edecek bir çerçeve geliştirirdi. Borç Sürdürülebilirlik Çerçevesi (BSÇ) Nisan 2005’te yürürlüğe girmiştir ve periyodik olarak gözden geçirilmektedir. Mevcut çerçeve, Eylül 2017’de IMF ve Dünya Bankası Yönetim Kurulları tarafından onaylandı ve Temmuz 2018’den beri uygulanmaktadır.
Hedeflere ulaşmak için stratejik yaklaşım
Çerçeve, DGÜ’lerin borçlanma kararlarını, finansman ihtiyaçlarını mevcut ve muhtemel geri ödeme kabiliyeti ile eşleştirecek şekilde yönlendirmek üzere tasarlanmıştır.
Borç Sürdürülebilirlik Çerçevesi (BSÇ) kapsamında, borç sürdürülebilirlik analizleri (BSA) düzenli olarak yapılmalıdır. Bunlar aşağıdakilerden oluşur: (i) önümüzdeki 10 yıl içinde bir ülkenin öngörülen borç yükünün ve bunun temel ve stres testi senaryolarına dayanarak ekonomik ve politika şoklarına karşı kırılganlığının analizi; (ii) ülkenin makroekonomik çerçevesine ve ülkeye özgü diğer bilgilere bağlı, sırasıyla gösterge borç yükü eşiklerine ve kıyas ölçütlerine dayanarak, dış ve genel kamu borç sıkıntısı riskinin değerlendirilmesi.
Risklerden kaçınmak için borcun değerlendirilmesi
BSÇ, hem dış hem de kamu sektörü borcunu analiz eder. Çerçeve, DGÜ’lere verilen şartlar önemli ölçüde değiştiğinden ve birçoğu imtiyazlı olduğundan, karşılaştırılabilirlik için borç yükümlülüklerinin bugünkü değerine (PV) odaklanmaktadır. Dış borcun PV’sini hesaplamak için 2013 yılından bu yana yüzde 5’lik bir iskonto oranı kullanılmıştır.
Farklı politika ve kurumsal güçleri, makroekonomik performansları ve şokları emmek için tamponları olan ülkeler, borçların üstesinden gelme konusunda farklı yeteneklere sahiptir. DSF bu nedenle, Dünya Bankası’nın Ülke Politikası ve Kurumsal Değerlendirme (CPIA) endeksine ek olarak, ülkenin tarihsel büyüme ve gerçek büyüme görünümüne, uluslararası rezervlerin kapsamına, para girişlerine ve küresel ortamın durumuna dayanan bileşik bir gösterge kullanarak ülkeleri, üç borç taşıma kapasitesi kategorisinden birine (güçlü, orta ve zayıf) göre sınıflandırır. Ülkenin borç taşıma kapasitesine bağlı olarak borç yükleri için farklı gösterge eşikleri kullanılmaktadır.
Risklerden kaçınmak için borcun değerlendirilmesi
Borç sürdürülebilirliğini değerlendirmek için hem çerçeveden hem de sağduyudan gelen risk sinyalleri kullanılır. Risk sinyalleri, bir tahmin dönemi boyunca borç yükü göstergelerini yukarıdaki gösterge eşikleriyle karşılaştırarak elde edilir. Dış kamu borç problemi riski ile ilgili dört derecelendirme vardır:
- düşük risk¸ eğer borç yükü göstergelerinin hiçbiri mevcut durum ve stres testleri altında ilgili eşik değerlerini ihlal etmezse;
- orta derecede risk, eğer borç yükü göstergelerinin hiçbiri mevcut senaryodaki eşik değerlerini ihlal etmezse, ancak en az bir gösterge stres testleri altındaki eşik değerini ihlal ederse;
- yüksek risk, dış borç yükü göstergelerinden herhangi biri mevcut senaryodaki eşik değerini aşarsa, ancak ülke şu anda herhangi bir geri ödeme zorluğu yaşamamaktaysa; veya
- borç sıkıntısında, ülke borçlarının ödenmesinde zaten zorluklarla karşılaşmaktadır, borçların varlığı, devam eden veya yaklaşan borç yeniden yapılandırması ya da gelecekteki bir borç sıkıntısı olayının yüksek olasılık göstergeleri ile kanıtlanması gibi (örneğin, borç ve borç hizmeti göstergeleri yakın vadede büyük ihlaller gösterir veya önemli ya da sürekli eşiklerin ihlali).
Çerçevenin işaret ettiği risk derecelendirmelerine ek olarak, nihai risk derecelendirmesine ulaşmak için muhakemenin kullanılması gerekebilir. Özellikle, muhakeme, eşik ihlallerinin ciddiyetinin ve çerçevede tam olarak açıklanmayan ülkeye özgü faktörlerin değerlendirilmesine yardımcı olabilir.
Kamu iç borcunun önemli olduğu ülkeleri işaretlemek için, çerçeve aynı zamanda, dört dış borç yükü göstergesinden gelen ortak bilgilere ve kamu borç / GSYİH oranının PV göstergesine dayanarakl kamu borç sıkıntısı riski için bir sinyal sağlıyor.
Borç konularını politik tavsiyelerine entegre etme
BSÇ, IMF ve Dünya Bankası’nın borç meselelerine, kendi analiz ve politik tavsiyelerini daha etkin bir şekilde entegre etmek imkanını sağladı. Ayrıca ülkeler arasında karşılaştırmaya da izin verdi.
BSÇ, IMF’nin, makroekonomik istikrar, maliye politikasının uzun vadeli sürdürülebilirliği ve genel borç sürdürülebilirliği değerlendirmelerinde önemlidir. Ayrıca, Dünya Bankası bunu her bir DGÜ’ye yardımında hibe ve kredilerin payını belirlemek ve imtiyazsız borçlanma limitleri tasarlamak için kullanırken, IMF finansmanına erişimi ve Fon destekli programlarda borç limitlerinin tasarımını belirlemek için borç sürdürülebilirlik değerlendirmeleri dikkate alınır.
BSÇ, aşırı borç birikimini önlemedeki etkinliği nedeniyle, borçlular ve alacaklılar tarafından geniş ölçüde kullanılmaktadır. DGÜ’lerin orta vadeli borç stratejileri geliştirmeye yönelik ilk adım olarak BDS’yi veya benzer bir çerçeveyi kullanmaları teşvik edilir. Borç verenlerin, borç sürdürülebilirlik değerlendirmelerini borç verme kararlarına dahil etmeleri tavsiye edilir. Böylece çerçeve, DGÜ’lerin, borç ödeme kabiliyetinin sınırlı olduğunda hibe yolu da dahil olmak üzere Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini (SKH) karşılamak için ihtiyaç duydukları finansmanı sağlamalarına yardımcı olacaktır.
Temmuz 2018’de yürürlüğe giren önemli reformlar şunları içermektedir: (i) ülkelerin borç taşıma kapasitesini sınıflandırmak için münhasıran CPIA’ya (Ülke Politikası ve Kurumsal Değerlendirme) güvenmekten kaçınmak ve bunun yerine bir dizi ekonomik değişkeni temel alan birleşik bir ölçü kullanmak; (ii) mevcut durum projeksiyonlarını irdelemek için gerçekçilik araçlarını kullanmak; (iii) beklenmedik borçlar, doğal afetler, emtia fiyatları şoku ve piyasa finansman şoklarını özel senaryo stres testlerine ekleyerek, standart stres testlerini yeniden kalibre etmek; ve (iv) borç açıklarına (iç borç ve piyasa finansmanından olanlar dahil) daha zengin bir tanımlama ve orta risk kategorisindeki ülkeler arasında daha iyi ayrımcılık sağlanması.
KAYNAK: IMF Fact Sheet, March 12, 2020