Tablo ve İstatistik, Özet bilgi

Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2022

En yüksek gelir grubunun toplam gelirden aldığı pay %48,0 oldu

Gelir Dağılımı İstatistiklerinin hesaplandığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2022 yılı sonuçlarına ilişkin gelir bilgileri, bir önceki takvim yılı olan 2021 yılını referans almaktadır. Gelir hesaplamalarında; hanehalkı gelirleri, hanehalkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine dönüştürülmektedir.

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre; en yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip %20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak %48,0’a çıkarken, en düşük gelire sahip %20’lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak %6,0 oldu.

Sıralı %20’lik gruplar itibarıyla yıllık eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirinin dağılımı (%), 2013-2022

Gini katsayısı 0,415 olarak tahmin edildi

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır.

Daha önceki yıllarda eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla tüm sosyal yardımlar hariç ve emekli ve dul-yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transferler hariç tutularak iki farklı yöntemle de ayrıca hesaplandı.

En son yapılan araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,487, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre gelir dağılımı göstergeleri, 2013-2022

Toplumun en yüksek gelir elde eden %20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden %20’sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,6’dan 7,9’a, gelirden en fazla pay alan %10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan %10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 13,7’den 14,2’ye yükseldi.

Yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 98 bin 416 TL oldu

Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri %28,3 artarak 2022 yılı anket sonuçlarına göre 98 bin 416 TL oldu.

Yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri ve bir önceki yıla göre değişim, 2013-2022

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 48 bin 642 TL oldu

Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre %30,1 artarak 37 bin 400 TL’den 48 bin 642 TL’ye yükseldi.

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ve bir önceki yıla göre değişim, 2013-2022

En yüksek yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri tek kişilik hanelerde oldu

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 13 bin 257 TL artarak 62 bin 554 TL ile tek kişilik hanehalklarının oldu. Çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 60 bin 696 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 49 bin 902 oldu. En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 36 bin 210 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.

Hanehalkı tipine göre yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri (TL), 2021, 2022

Toplam gelirden en yüksek payı %46,2 ile maaş ve ücret geliri aldı

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, %46,2 ile bir önceki yıla göre 0,9 puan azalan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı %21,0 ile önceki yıla göre 3,5 puan artan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı %20,2 ile önceki yıla göre 3,7 puanlık azalış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu.

Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı %19,8 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise %89,8 olarak gerçekleşti.

Gelir türlerine göre dağılım ve geçen yıla göre fark, 2021, 2022  

En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 87 bin 451 TL ile yükseköğretim mezunlarının oldu

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 87 bin 451 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 62 bin 835 TL, lise altı eğitimlilerde 46 bin 916 TL, bir okul bitirmeyenlerde 34 bin 755 TL ve okur-yazar olmayan fertlerde 25 bin 406 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış %34,1 ile bir okul bitirmeyen, en düşük artış ise %28,1 ile okur-yazar olmayan fertlerde oldu.

Eğitim durumuna göre yıllık ortalama esas iş gelirleri (TL), 2021, 2022

Yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış %41,3 ile tarım sektöründe oldu

Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 66 bin 072 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 46 bin 106 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış %41,3 ile tarım sektöründe gözlenirken, bunu %35,5 ile inşaat sektörü izledi. Diğer taraftan sanayi sektöründe %32,1, hizmet sektöründe ise %29,1 artış gözlendi.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri ve geçen yıla göre değişim, 2021, 2022

En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 220 bin 482 TL ile işverenlerin oldu

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 220 bin 482 TL, kendi hesabına çalışanlarda 58 bin 697 TL, ücretli maaşlılarda 56 bin 899 TL ve yevmiyelilerde 25 bin 632 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre en yüksek artış %61,8 ile işverenlerde, en düşük artış ise %21,5 ile ücretli maaşlılarda oldu.

Esas işteki durumlarına göre yıllık ortalama esas iş gelirleri (TL), 2021, 2022

En düşük gelir TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2022 yılında 48 bin 642 TL iken, İBBS 2. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu bölge 69 bin 904 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi oldu. Bu bölgeyi, 59 bin 798 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi ve 59 bin 272 TL ile TR31 (İzmir) bölgesi izledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 23 bin 063 TL ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti.

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri (TL), İBBS 2. Düzey, 2022

Gelir eşitsizliği en az TRB1 ve TR81 bölgelerinde oldu

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye’de 7,9 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri 4,5 ile TRB1 (Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli) ve TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) olurken bu bölgeleri 4,9 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) bölgesi izledi.

P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 8,1 ile TR10 (İstanbul), 7,9 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) ve 7,4 ile TR52 (Konya, Karaman) oldu.

Bir önceki yıla göre son %10’luk grupta olanların %70,5’i aynı gelir grubunda kaldı

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasının panel bir çalışma olması nedeni ile ilk defa bu yıl yıllar itibarıyla geçiş istatistikleri üretildi.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı %10’luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda birinci %10’luk grupta olan fertlerin 2022 yılında %55,4’ünün, son %10’luk grupta olan fertlerin ise %70,5’inin gelir grubu değişmedi. Ayrıca 2021 yılında birinci %10’luk grupta olan fertlerin %23,7’sinin 2022 yılında gelir grubu birden fazla yükseldi. Son %10’luk grupta olan fertlerin ise %8,3’ünün gelir grubu birden fazla düştü.

Fertlerin bir önceki yıla göre %10’luk gelir gruplarındaki geçiş oranları (%), 2021-2022

Bir önceki yılda işsiz olan fertlerin %45,4’ü 2022 yılında çalışmaya başladı

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2021 yılında işsiz olan fertlerin %45,4’ü 2022 yılında çalışmaya başladı. Faaliyet durumu 2021 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin 2022 yılında %90,5’i çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise %11,4’ü işgücüne katıldı.

Fertlerin bir önceki yıla göre faaliyet durumundaki değişimi (15-64 yaş) (%), 2021-2022   

KAYNAK: TUİK Haber Bülteni

………………………………………………………………………………………………………………………..

Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla, III. Çeyrek: Temmuz – Eylül 2022

Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 2022 yılı üçüncü çeyreğinde %3,9 arttı

GSYH 2022 yılı üçüncü çeyrek ilk tahmini; zincirlenmiş hacim endeksi olarak, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,9 arttı.

Finans ve sigorta faaliyetleri 2022 yılı üçüncü çeyreğinde %21,6 arttı

GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2022 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; finans ve sigorta faaliyetleri %21,6, bilgi ve iletişim faaliyetleri %13,9, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %12,6, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %7,6, hizmet faaliyetleri %6,9, diğer hizmet faaliyetleri %4,9, gayrimenkul faaliyetleri %4,1, tarım, ormancılık ve balıkçılık %1,1 ve sanayi %0,3 arttı. İnşaat sektörü ise %14,1 azaldı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, bir önceki çeyreğe göre %0,1 azaldı. Takvim etkisinden arındırılmış GSYH zincirlenmiş hacim endeksi, 2022 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %3,6 arttı.

GSYH 2022 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla 4 trilyon 258 milyar 168 milyon TL oldu

Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %120,5 artarak 4 trilyon 258 milyar 168 milyon TL oldu. GSYH’nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 241 milyar 523 milyon olarak gerçekleşti.

Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları 2022 yılı üçüncü çeyreğinde %19,9 arttı

Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %19,9 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %8,5 artarken gayrisafi sabit sermaye oluşumu %1,3 azaldı.

Mal ve hizmet ihracatı 2022 yılı üçüncü çeyreğinde %12,6, ithalatı ise %12,2 arttı

Mal ve hizmet ihracatı, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %12,6, ithalatı ise %12,2 arttı.

İşgücü ödemeleri 2022 yılı üçüncü çeyreğinde %96,2 arttı

İşgücü ödemeleri, 2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %96,2, net işletme artığı/karma gelir ise %123,0 arttı.

İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı %26,3 oldu

İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde %29,5 iken bu oran 2022 yılında %26,3 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %54,1 iken %54,8 oldu.

TUİK İstatistikleri

***************************************************************************************

************************************************************************

Yukarıdaki grafikte, Türkiye İmalat Sanayi Katma Değeri, GSYİH yüzdesi olarak 1960-2020 yılları olarak verilmektedir. Grafikten göüldüğü gibi, 1960’dan başlıyarak katma değer devamlı yükselerek  1998 yılında en yüksek değeri olan %23’e ulaşmaktadır. Buradan 1998 yılına  kadar olan dönemde nibeten yatay bir seyir izlenmekte, ancak 1999 yılından başlayarak hızlı bir düşüş göstererek, 2010 yılında %15’e gerilemektedir. Bunun bir nedeni, bu dönemde ülkemize giren sıcak paranın, Türk İirası’nın değerini aşırı artırarak, önceleri ülkede üretilen ara malların yerine, ithallerinin kullanımını cazip hale getirmesi, olabilir.  2011 yılından itibaren tekrar bir yükselme eğilimi başlamış ve 2020 yılı için %18 (1983 yılı değerine eşit) olarak hesaplanmıştır.

****************************************************************

************************************************************************

VERGİ GELİRLERİ Hk.

NELER YAPILMALI konusunda, Nedim Türkmen şunları belirtiyor:
“Türk vergi sisteminde devrim zamanı geldi de geçiyor. Hiç lafı eveleyip, gevelemeden devrim için neler yapılması gerektiğini 30 yıllık bir maliyeci olarak aşağıda sizlere özetledim.”

  • Her şeyden önce Gelir Vergisi Kanunu’nda “kaynak kuramından” net artış kuramına geçilmek zorundadır.
  • Vergi sistemi malı değil, parayı takip etmelidir.
  • Dolaylı vergilerin oranları düşürülmelidir. Bir paket sigarada yer alan 20 dal sigaranın 17 dalı vergiye gitmektedir. İçilen her 4 kadeh rakının 3 kadehi vergidir. Birada alkol oranı yüzde 5, vergi oranı yüzde 65’tir. Musluktan suyu alıp, benzin diye satmaya kalksanız 4.5 TL’den aşağıya satamazsınız.
  • Türk vergi sisteminde verginin çalışan ve çalıştıran tarafından ödendiği gerçeği karşısında; istihdam üzerindeki vergi yükleri azaltılmalıdır. Çalışanların ölmeden yaşayabilmeleri için kazanmaları gereken tutar, gelir vergisinden istisna tutulmalıdır.
  • Kayıt dışı istihdam oranının resmi rakamlara göre yüzde 33, kayıt dışı ekonominin yüzde 40’lık bir büyüklüğe sahip olduğu bir ekonomide çok zor olsa da “kayıt dışı ekonomiye dayalı büyüme modeli” terkedilmelidir.
  • Vergi denetimi çok etkin hale getirilmeli, artık her yıl çıkartılan af yasalarına bir son verilmelidir. Vergiyi tabana yaymak masalından vazgeçip, vergiyi tavana yaymanın yolları aranmalıdır.
  • Ülkemizde toplanan her 100 TL’lik verginin; 10 TL’sı, 806.000 kurumlar vergisi mükellefi, 22 TL’si ise gelir vergisi mükellefleri tarafından ödenmektedir. Gelir vergisinin yüzde 92’si tevkifat yoluyla tahsil edilmekte, ücretliler 22 TL toplam gelir vergisinin 14 TL’sini ödemekte, 4 milyon beyanname veren mükellef ise toplam gelir vergisinin 5 TL’sini ödemektedir. Toplam vergi gelirlerinin kalan 68 TL ise Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi gibi tüketim vergileri ve cüzi miktarda servet vergilerinden oluşmaktadır.
  • Türkiye’nin vergi ödemeyenler için cennet olmaktan çıkartılıp, anayasada belirlenen mali güce göre vergi alınması ilkesine dönmek zorundadır. Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının, maliye politikasının sosyal amacı olduğu gerçeğini hiçbir zaman ülkeyi yönetenler akıllarından çıkartmamalıdır.

Vatandaşına, ‘bu harcamayı, bu tasarrufu nasıl yaptın’ diye soramayan bir devlet olamaz. Harcama ve tasarrufun kaynağı mutlaka sorulmalıdır. Mevduat tutarları 30%’un üstünde artarken vergi gelirlerinin yüzde 15 seviyesinde kaldığı bir ülkede Maliye Bakanlığı’nın varlığı sorgulanmalıdır.

*********************************************************************

GÜNEY KORE NASIL KALKINDI

Ekonomisi özellikle iyi performans gösteren Güney Kore bunu nasıl başardı. Devlet, Kia ve Samsung gibi yerli firmaları, yüksek ithalat tarifeleri gibi politikalarla uzun süre dış rekabetten koruyan politikalar uyguladı. Bu korumacılık, bu Koreli firmaların onları son yıllarda olduğu gibi uluslararası pazara itecek kaynakları büyütmelerine ve biriktirmelerine, böylece devletin sonradan bu korumacı engellerin bazılarını indirmesine de olanak sağladı.

Bütün sanayileşme ve kentleşme konuşmalarında çoğu zaman kırsal topluluklar unutulur. Güney Kore’de bu unutulmadı. 50’li ve 60’lı yıllarda, zengin toprak ağalarının sahip olduğu devasa çiftlikleri parçalayan ve daha küçük çiftçilere dağıtan kapsamlı bir devlet öncülüğündeki toprak reformu gerçekleştirildi. Bu, devletin bu toprak sahiplerinin etkisinden dolayı politik olarak zor olan cesur bir hareketiydi, ancak genellikle şehirlerdeki büyümeyi destekleyen kilit bir faktör olan tarımsal üretkenliği artırmaya yardımcı oldu.

Her anlamda eğitim, gelişimin temel faktörlerinden biridir. İnsan sermayesine önemli yatırımlar yapmadan hiçbir ülke sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya ulaşamaz. Eğitim, insanların üretkenliğini ve yaratıcılığını artırır, girişimciliği ve teknolojik gelişmeleri destekler.

Kore toplumunda eğitim uzun süredir önemli bir hak olarak görülüyordu. Konfüçyüsçü öğrenmeye saygı geleneği ve daha büyük başarılar için özel ulusal istek nedeniyle eğitim daima önemli görülmüştür.

Eğitim, Kore’yi, birkaç ulusal krize rağmen, 1945’teki bağımsızlığından bu yana büyümesine katkıda bulunan ve onu gelişmiş bir ülke olmaya iten faktörlerden birisi oldu. Bu başarının arkasında, elbette ki, eğitime olan halkın tutkusu ve devlet yatırımları vardı.

OECD’ye göre, 25 ila 34 yaşları arasındaki Güney Korelilerin yaklaşık yüzde 70’i bir tür yüksek öğrenimi tamamladı. Karşılaştırmalı olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin yüzde 49,4’lük yüksek öğretime erişim oranı, Güney Kore kültürünün üniversite eğitimine muazzam bir vurgu yaptığını açıkça ortaya koymaktadır. Ancak, ironik olarak, yüksek öğrenime olan bu talep, öte yandan derecenin değerinin önemli ölçüde düşmesine sebep oldu. Üniversite derecelerindeki bu değer düşüşü, öğrencilerin Seul’deki en prestijli üç üniversiteye kabul edilmek için agresif bir şekilde rekabet etmelerine neden oldu. Bu durum bir ölçüde eğitimde eşitsizlik de yarattı.

Güney Kore’nin bu inanılmaz gelişiminde AR-GE’ de önemli bir rol oynamıştır. Bu konuda hükümetlerin büyük desteği mevcuttur. Örneğin, son yıllarda bu tür çalışmalar için sarfedilen para, GSYİH’nınn %5’ini geçmektedir.

Koreli yetkililer, Ar-Ge’nin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyüme ve endüstriyel kalkınma için ayrılmaz bir itici güç olduğunu ve özellikle, gelişmekte olan ülkelerin teknolojik rekabet gücünü artırmada kilit bir rol oynadığını ve bu nedenle küresel değer zincirlerinin en düşük katma değerli kısımlarını işgal eden bir kısır döngüde hapsolmaktan kaçmalarına yardımcı olmaya hizmet ettiğine (genellikle orta gelir tuzağı) inanıyorlar.

Her ülkenin ihtiyaçlarının farklı olduğuna dikkat çekilerek,  az gelişmiş ülkeler için önceliğin istihdam yaratmaları, düşük gelirli ülkelerin ise ekonomilerini çeşitlendirmeleri gerektiğini, orta gelirli ülkelerin daha sofistike endüstrilere ve kalifiye işlere ihtiyaç duyarken, üst orta gelirli ülkelerin teknoloji yoğun sektöre ihtiyacı olduğunu belirtiyorlar.

Güney Kore, ekonomileri araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamaları ve yüksek teknolojili halka açık şirketlerin yoğunlaşması gibi faktörleri kullanarak puanlayan, ve 2016 yılında yayınlanan 2016 Bloomberg Yenilik  Endeksi’nde bir numaralı sırayı aldı. Bloomberg’in 2020 Yenilik Endeksi’nde ise, Almanya’dan sonra ikinci sırada bulunuyor ve son 5 yıldır 60 ülke listesinin başlarındaki yerini koruyor. Cornell Üniversitesi, INSEAD ve Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü tarafından yayınlanan ayrı 2019 Küresel İnovasyon Endeksi’nde de, 129 ülke arasında Güney Kore 11. sırada ve Almanya 9. sırada görünüyor.

Her iki endeks de Güney Kore’nin araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) yoğunluğundaki üstün performansını vurguluyor, bu da hükümet ve endüstri tarafından yapılan Ar-Ge yatırımına ve her iki sektörde ve sektörler arasında çalışan araştırmacı sayısına dayalı bir gösterge.

Güney Kore’de oluşan eğitimdeki eşitsizliğinin bir benzeri, gelir sisteminde de görülebilir. Kore’deki toplum ve ekonomi, kazanan her şeyi alır zihniyetiyle işliyor. Bazı araştırmalar, Güney Kore’nin en hızlı büyüyen gelir açıklarından birine sahip olduğunu gösteriyor. Ülkenin en yüksek yüzde 10’dakilerin gelirini kalan yüzde 90’ın geliriyle karşılaştıran P90 / P10 oranı ilginç bir eğilime işaret ediyor. Genel P90 / P10 oranı, Güney Kore’deki gelir eşitsizliğinin 2011’den beri iyileştiğini gösterirken, eğri 2015 ile 2017 arasında yükseldi. Ayrıca, 2017’de Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Güney Kore’yi P90 / P10 oranına göre 32. sıraya koydu.

Güney Kore’deki gelir eşitsizliği en çok ülkenin eğitim sisteminde ve uygun fiyatlı konutta belirgindir. Güney Kore, gelir eşitsizliğini azaltma sözü veren Başkan Moon Jae-in’i 2017’de seçti. Sonuç olarak, vatandaşlar gelir eşitsizliği konusunda hiç olmadığı kadar bilinçlidir.

Hükümetin Güney Kore’deki gelir eşitsizliğine tepkisi, yeniden yapılandırılmış vergi politikaları biçimini alıyor. Başkan Moon Jae-in’in 2017 seçiminden bu yana Kore hükümeti, ülkenin yaşlılara yönelik sosyal yardım ve işsizlik yardımlarını genişletmek için çalışıyor. Bu arayışta, mevcut yönetim 2017 yılında önde gelen kurumsal holdingleri, yatırımcıları ve yüksek gelirli bireyleri hedef alan sert vergi artışları uyguladı. Tahminler, bu yeni uygulanan vergi planının, refah programlarını desteklemek için yaklaşık 3,14 milyar $ artıracağını belirliyor. Pek çok Koreli, bu yeni kazanılan gelirin Güney Kore’nin sürekli yaşlanan nüfusu için koşulları iyileştireceğini umuyor. Mevcut yönetim, yüksek gelirli Güney Koreliler için artan vergilerin yanı sıra asgari ücreti de artırdı.

Ancak, bu yeni politikaların ne kadar etkili olabileceğine dair endişeler var. Örneğin, bazı raporlar, idarenin ülke genelinde asgari ücret artışının geri tepebileceğini öne sürüyor. Artan asgari ücrete yanıt olarak, birçok küçük ve orta ölçekli işletme, işçilerin çalışabileceği saatleri kısaltmaktadır.

Sürekli yükselen barınma ve eğitim maliyetleri, birçok Güney Korelinin bu kaynaklara erişimini sınırlıyor. Hükümetin Güney Kore’deki gelir açığını kapatma çabası da tam anlamıyla etkili görünmüyor. Ancak, Güney Kore hükümetinin gelir eşitsizliğine karşı aktif önlemler alması önemlidir. Çözülmesi gereken pek çok sorun varken, birçok Güney Koreli vatandaş, mevcut yönetimin çabalarının daha eşit fırsatlar ve mali başarı ile sonuçlanacağını umuyor.

NETİCE

ABD gibi bazı ülkelerin, ekonominin devlet tarafından bu şekilde yoğun bir koordinasyonuna kültürel olarak bu kadar açık olmayacağı söyleniyor.  Ancak Asya’da ve gelişmekte olan dünyadaki diğer birçok ülkede, hiç şüphe yok ki, yüksek düzeyde bir devlet yönetim biçimi iyi bir şekilde ortaya konulduğu taktirde, sürdürülebilir kalkınmayı ve ekonomik büyümeyi sağlayabiliyor.

***************************************************************************************

Endüstri, ISIC bölümleri 10-45’e karşılık gelir ve üretimi içerir (ISIC bölümleri 15-37). Madencilik, imalat (ayrı bir alt grup olarak da rapor edilir), inşaat, elektrik, su ve gazdaki katma değerleri içine alır. Katma değer, bir sektörün tüm çıktılarının toplamından, ara girdileri çıkarıldıktan sonra bulunan net değerdir. Fabrikasyon varlıkların amortismanı veya doğal kaynakların tükenmesi ve bozulması için kesinti yapılmadan hesaplanır. Katma değerin kaynağı, Uluslararası Standart Endüstriyel Sınıflandırma (ISIC), revizyon 3 veya 4 ile belirlenir.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Gelir eşitsizliği OECD ülkelerinde otuz yıldır artmakta ve politik kaygıları en üst düzeyde artırmaktadır. Şüphesiz İskandinav ülkeleri, OECD’de gelir açısından en eşit ülkeler arasında olsalar da, bu kural için bir istisna olmamaktadırlar. Yüksek ve yükselen eşitsizlik birçok yönden toplumlarımıza zarar vermektedir. Sosyal uyumu ve kurumlara olan güveni engelleyerek, fırsatların kaybedilmesine ve ekonomik büyümeye zarar verebilir.
Gelir eşitsizliğinin yaygın bir ölçüsü olan Gini katsayısı, herkes aynı gelire sahip olduğunda 0, tüm gelir sadece bir kişiye gittiğinde 1 olur, OECD ülkelerinde ortalama 0,318, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’de 0,4’ü aşar ve Şili ve Meksika’da 0.5’e yaklaşıyor.i, OECD ülkelerinin çoğundan daha eşittir. İzlanda, Norveç ve Danimarka 2014 yılında en eşit OECD ülkeleri. Finlandiya beşinci, İsveç ise onuncu sırada.
Eşitsizlik, ücretler veya gelirler açısından sadece “zengin” ve “fakir” kelimelerini yan yana koymakla ilgili değildir. Bu olgu, birikmiş servet veya borçları da içerir, keza, sağlık durumu, iş kalitesi ve eğitim ile de ilgilidir. Bu karmaşık faktörler ağının iyi anlaşılması, işgücü piyasası ve eğitim politikalarından, yeniden dağıtım politikalarına kadar uzanan ve eşitsizlikler konusunu en iyi şekilde ele alabilecek uygun politikaların tasarlanmasında çok önemlidir.
Notlar:
Notlar: Nakit kamu transferlerinin yeniden dağıtıcı etkisi, piyasa gelirlerinin Gini katsayısı (sıfır piyasa geliri olan durumlar da dahil olmak üzere eşdeğer hanehalkı başına piyasa gelirlerine göre sıralanan kişiler ile) ve vergi öncesi Gini katsayısı arasındaki fark ile ölçülür. Gelir (yani brüt gelir), bireyler sıfır gelirli durumlar da dahil olmak üzere vergi öncesi gelirlerine göre sıralanır. Vergilerin yeniden dağıtıcı etkisi, vergi öncesi gelirlerin Gini katsayısı ile hane halkı harcanabilir gelirinin Gini katsayısı arasındaki fark ile ölçülür (bireyler harcanabilir hane halkı gelirlerine göre sıralanır).

 
KAYNAK:
Celine Thévenot
Inequality in OECD countries First Published August 29, 2017 Research Article Find in PubMed
https://doi.org/10.1177/1403494817713108

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: