Yargı Bağımsızlığı ve Ekonomik Gelişme

“Kontroller ve dengeler” kavramı, yasama, yürütme ve yargı gibi her bir hükümet kolunun sorumluluk alanı üzerinde özel kontrol sahibi olmasını ve böylece herhangi birisinde gücün yoğunlaşmasının engellenerek, paylaşılması sistemidir. Çağdaş politika araştırmacıları, “güçler ayrılığı” varlığının, demokrasinin pekiştirilmesinin kilit faktörlerinden biri olduğunu düşünüyor. Böyle bir sistemde yargı, yasaları ve uygulanmalarını adli ve anayasal yönlerden inceleyerek, kontrol ve dengeleri artırır.

Yargı bağımsızlığı.

Kurucular, yasayı özgürce ve adil bir şekilde uygulayabilen hakimlerin, hukukun üstünlüğü için gerekli olduğunu anlamışlardır. Anayasa, kağıt üzerindeki hakları güvence altına alıyor, ancak bu, onları koruyan bağımsız mahkemeler olmadan bir anlam ifade etmiyor. Bu nedenle yargı, değişken popüler görüşlerin yanı sıra diğer bölümlerin etkisinden de korunmalıdır. Bu izolasyon, yargı bağımsızlığı olarak adlandırılır ve onlara, kararlarının politik (yeniden seçilmemeleri, yerlerinin değiştirilmeleri) veya kişisel (kavuşturulmaları, maaşlarını düşürmeleri ) sonuçları ile karşılaşmadan, kanun kapsamında neyin doğru olduğuna karar vermelerini sağlar. Anayasalar, yargıçlara işlerini yapma yetkisi veriyor, ancak aynı zamanda güçlerini kötüye kullanmalarını önlemenin yollarını da ortaya koyuyor.

Güçlerin ayrılığı teorisine dayalı modern anayasa devletinde, bağımsız bir yargı ilkesi, özgür bir toplumun zararına olacak gücün kötüye kullanılmasının önlenmesini amaçlamak üzere karşılıklı kontroller ve dengeler sistemi olan üç ayrı hükümet kolundan birini oluşturur. Bu bağımsızlık, hem yargı kurumunun hem de belirli davalara karar veren bireysel hakimlerin, Yürütme, Yasama veya diğer uygun olmayan kaynaklardan etkilenmeden mesleki sorumluluklarını yerine getirebilmesi gerektiği anlamına gelir. Sadece bağımsız bir yargı, hukuk temelinde tarafsız bir şekilde adaleti sağlayarak, bireyin insan haklarını ve temel özgürlüklerini koruyabilir. Bu temel görevin verimli bir şekilde yerine getirilmesi için halk, yargının işlevlerini bağımsız ve tarafsız bir şekilde yerine getirebildiği konusunda tam güven duymalıdır. Ne zamanki bu güven aşınmaya başlar, ne bir kurum olarak yargı ne de bireysel hakimler bu önemli görevi yerine getiremeyecekler veya en azından böyle davrandıkları kolayca görünmeyecektir.

Sonuç olarak, hakimlerin bağımsızlığı ilkesi, hakimlerin kişisel çıkarları için icat edilmedi, ancak insanları gücün su istimallerine karşı korumak için yaratıldı. Yargıçlar, davaları hiçbir şekilde kendi kişisel tercihlerine göre keyfi olarak karara bağlayamazlar, onlara görev olarak kalan kanunları uygulamaktır. Bireyin korunması alanında, bu aynı zamanda hakimlerin, gerektiğinde, konu ile ilgili yerel ve uluslararası insan hakları hukukunu uygulama sorumluluğu olduğu anlamına gelir.

Yargı bağımsızlığı ve Ekonomik Kalkınma

Mülkiyet haklarının açık bir şekilde tanımlanması ve uygulanmasının ekonomik kalkınmada önemli bir unsur olduğu konusunda uzun zamandır süregelen bir fikir birliği vardır. Bu fikir birliği, akademik ilginin daha ötesindedir; reformcu sosyalist ekonomilerdeki deneyim, güvenli mülkiyet haklarının piyasa ekonomilerinde önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Ancak iyi tasarlanmış yasalar ve yönetmelikler, bu hakları uygulayacak ve anlaşmazlıkları çözecek bir kurum olmadan mülkiyet haklarını garanti edemez ve hemen hemen tüm ülkelerde mülkiyet hakları anlaşmazlıklarının çözümüne yönelik nihai forum, mahkeme sistemidir. Dolayısıyla, iyi işleyen bir mahkeme sistemi ekonomik büyüme için çok önemlidir.

Bununla birlikte, yargı teşvikleri kusursuz bir şekilde tasarlanmış olsalar bile, mahkeme sistemi düzenlenmesinin ve faaliyet gösterdiği kuralların, ekonomik bir kurum olarak arzulanan neticeyi sağlamada çarpıcı bir etkisi olabilmektedir. Hakimlerin, kararlarını etkileyebilecek dış etkenlerden korunmaları gerektiği doğru iken, tarafsız kararları da kanunları doğru şekilde yorumlamalıdır. Yanlış veya iyi anlamlı, ancak kendine özgü görünen kararlar, yasal sisteme olan güveni azaltacak ve ekonomik faaliyetteki belirsizliği artıracaktır. Yüksek kaliteli mahkeme sistemi için tek başına doğruluk, yeterli değildir. Yatırımcılara, yatırımları teşvik etmek için gerekli güvenlik ve kesinliği sağlayacaksa anlaşmazlıklar çözülmeli ve kararlar zamanında verilmelidir. Dolayısıyla, bir yargı sistemi sadece tarafsız olmamalı, aynı zamanda doğru ve verimli olmalıdır.

Yargı bağımsızlığı ve etkili mahkemeler genellikle ekonomik büyümeye yol açan faktörler olarak kabul edilir, ancak bunun etkisini ölçmek oldukça zordur. Genel olarak, ekonomik teori, bağımsız yargının ekonomik büyümeyi kolaylaştırdığı fikrini desteklemektedir. Bağımsız mahkemeler sözleşmeleri uygular, mülkiyet haklarını korur ve bunu yaparak ekonomik kalkınma için çok önemli olan yatırımları teşvik ederler. Bununla birlikte, yatırım için her zaman Yargı bağımsızlığı gerekli değildir. Muhtemelen, mahkemeler kadar olmasa da sözleşmeleri uygulayabilen ve mülkiyeti koruyabilen başka mekanizmalar da vardır. Örneğin, sözleşmeler, mahkemelere başvurmadan, “itibar – şeref” ile uygulanabilir. Benzer şekilde, hükümet, anayasal korumalar zayıf ve özel dava açma etkili olmasa bile, yürütme kısıtlamaları ve polisiye tedbirler yoluyla mülkiyet haklarını koruyabilir. Bu bakımdan bazı çalışmalarda, ekonomik büyümenin çoğu kez güçlü bir mahkeme sistemi olmadan başladığı ve yargının kalitesini geliştirme çabaları, ekonomik kalkınmanın sebebinden ziyade, sonucu olarak ortaya çıktığı görüşlerine de yer verilmektedir. Bununla birlikte, deneysel literatür çoğunluğu, mahkemeler ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi araştırdığı ölçüde, adli bağımsızlığa odaklanmış ve bu çalışmalarda; yargı bağımsızlığının derecesinin, ekonomik büyüme ile ilişkili olduğu, daha gelişmiş kredi piyasalarına yol açtığı, küçük firmaların yanı sıra ekonomideki büyük firmaların da daha hızlı büyüdüğü, iş yapan firmaların krediye daha fazla erişebildiği, firmaların sahip olduğu riskleri azalttığı ve böylece firmaların daha fazla yatırım yapma isteklerini arttırdığı, gösterilmiştir.

Yargıçların ve yargı mensuplarının atanmaları

  • Amerika Standartları

ABD’deki federal yargıç ve yargı mensuplarının atanmaları, ilk bakışta çok politik bir süreç gibi görünüyor. Tüm federal yargıçlar seçilmezler, atanırlar. Başkan tarafından aday gösterilirler ve çoğunluk oyuyla ABD Senatosu tarafından onaylanmaları gerekir. Onayın ardından, Başkan son olarak yargıcı, ömrü boyu sürecek görevine atamaya karar verir.

ABD’de yargı pozisyonlara aday seçimi için resmi bir yöntem yoktur. Ancak uygulamada, nitelikli hakimlerin ve adli mensupların atanmasını teşvik etmek için çok çeşitli güvenlik önlemleri vardır. Uygulamada, Senato üyeleri, seçim komiteleri oluşturarak bölge mahkemeleri ve kendi yetki alanı dahilinde bölgenin farklı yerlerinde davalara bakan gezici mahkemeler için aday seçiminde önemli bir rol oynamaktadır. Tanınmış avukatlar, devlet veya federal hakimler veya hukuk profesörleri seçilir. Adalet Bakanlığı daha sonra adayların yasal niteliklerini gözden geçirir. Amerikan Barolar Birliği (ABA), adayların nitelikleri hakkında tavsiyelerde bulunur.

Senato Adli Komitesi, adayların niteliklerini ve geçmişini kapsamlı bir şekilde inceler. Dolayısıyla, ABD’de federal yargıçların atanması prosedürü ABD Anayasasına uygun olarak politikacıların elinde görünse de, uygulamada prosedür tamamen politik etkilerden uzaktır.

ABD’deki adli sisteme ilişkin Avrupa Konseyi çalışma grubu GRECO (Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu) tarafından 2017’de hazırlanan raporda, “Federal yargıçlar ve yargıya atananların tümünün, en yüksek dürüstlük, olağanüstü hukuki yetenek ve her konuda adli ofis için tam nitelikli adaylar olduğunu düşünmek için her neden olduğu” vurgulanmaktadır. GRECO ayrıca, “Yaşam süresi ve diğer sağlam garantiler gibi yargı bağımsızlığı için ek güçlü önlemler bulunduğunu” belirtmektedir.

Her ne kadar kararları politikacılar alsalar da, kontroller ve dengeler, bu atama sürecinin önemli bir özelliğini oluşturur. Senato, adaylığı engelleyebilir. Ve en yüksek niteliklere sahip yargıçların atanmasını sağlamak için iyi bir seçim süreci var. Bu süreçte son derece önemli olan, tarafsız ölçütlere göre seçim yapma geleneği veya yasal kültürdür.

  • Avrupa Standartları

Avrupa’da, hakimlerin atanması için tipik veya standart bir prosedür yoktur. Aslında, bu prosedür için gerçek bir Avrupa standardı yoktur. Yargı atama yöntemleri, farklı yasal geleneklere ve yasal sistemlere göre değişir. Ayrıca yasal bir sistem içinde de farklı olabilirler. Örneğin, alt mahkemeler için adli atamalar, Yüksek Mahkeme ya da Anayasa Mahkemesi’ne yapılan atamalardan oldukça farklı olabilir.

Önemli sayıda Avrupa ülkesinde yürütme veya yasama organları, hâkimlerin atanmasında önemli ve belirleyici bir rol oynamaktadır. Bunlar, çoğunlukla hükümetin (veya Başkanın), bazen Parlamento ile birlikte hakimlerin atanmasına karar verdikleri Avrupa’daki eski demokrasilerdir. Ancak, bu ülkelerde, siyasi kriterlere göre değil, objektif kriterlere göre atama yapmaya yönelik bir gelenek veya yasal kültür var. Sık sık bu ülkelerdeki mahkemeler veya diğer yargı organları, yargı atamaları için belirleyici önerilerde bulunur. Bu günlerde, birçok Avrupa Ülkesinde yargı kurulu, hâkimlerin seçiminde ve atanmasında önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa’da, (çoğunlukla alt mahkemelerin) hakimlerinin mahkemelerin kendileri tarafından atandığı çok az sayıda ülke (İsviçre gibi) vardır.

  • Bazı Avrupa ülkelerinde atama usulleri

Almanya’da Yargı Konseyi yok. Almanya’daki Federal hakimler, seçildikten sonra Federal Cumhurbaşkanı (Bundesprasident) tarafından atanır. Hakimler, yaşam süresi boyunca, 16 federal devlet bakanı (Lander) ve Alman Parlamentosu (Bundestag) tarafından seçilen 16 üyeden oluşan Hakimler Seçim Komitesi (Richterwahlausschuss) tarafından seçilir. Komite, adayların niteliklerini inceler ve atanmaları için öneride bulunur. Cumhurbaşkanı resmen hakimi atar, ancak karardan federal bir bakan sorumludur. Alman atama süreci, olası politik etkiyi dışlamaz. Ve bu durum, geçmişte eleştirildi. Bununla birlikte, karar alma sürecinin objektif kriterlere dayanmasını sağlamak için önemli garantiler vardır. Hakimler Seçim Komitesi’nin (federal devlet bakanları) kompozisyonunda kontroller ve dengeler var, adli atamalarla ilgili etkin bir adli kontrol var (temyiz prosedürü). Ve belki de en önemlisi, Almanya’da hakimlerin bağımsızlığına saygı duyan yasal bir kültür var.

Son olarak, Federal Anayasa Mahkemesi hakimlerinin yarısı Alman Parlamentosu (Bundestag) ve yarısı Federal Konsey (Bundesrat) tarafından seçilirler.

İngiltere’de hakimler göreve atanırlar. Adli nitelikler için yasal kriterler vardır. Adayların seçiminden, 15 üyeden oluşan adli atamalar komitesi sorumludur. Adalet Bakanlığı tarafından 12 üye, yargı konseyinden üç üye seçilir. Hükümetin bir üyesi olan, kıdemli bir devlet veya yasal görevli (the Lord Chancellor), hakimi tayin etme yetkisine sahiptir. Seçilen adayı kabul edebilir veya görev için uygun değilse, reddedebilir. Bazı kıdemli atamalar Kraliçe tarafından, Lord Şansölye veya Başbakanın tavsiyesi üzerine yapılır.

Fransa’da, hakimler rekabet yoluyla veya özel nitelikler temelinde (Hukuk Doktoru) seçilirler. Cumhurbaşkanı tarafından atanırlar. Yüksek Hakimler Konseyi (Conseil Superieur de la Magistrature), teklifleri hazırlar ve tavsiyelerde bulunur. Konsey, Yargıtay Başkanı, on iki yargı üyesi ve ikisi Cumhurbaşkanı, ikisi Ulusal Meclis Başkanı (Assemblee Nationale), ikisi Senato Başkanı, biri baro birliği ve bir de Danıştay (Conseil d’Etat) tarafından atanan, sekiz üyeden oluşur. Bu komisyonun, alt mahkeme hakimlerinin atanmasına ilişkin tavsiyeleri bağlayıcıdır.

Belçika’da, hakimler adli bir eğitim programının ardından veya doğrudan bir kariyer yerine atanır. Yüksek Adalet Konseyi tarafından motive edilmiş bir talep temelinde, emekli oluncaya kadar belirsiz bir süre için Taç (Kral ve bakanları) tarafından atanırlar. Bu adalet konseyinin dört yıllığına atanan 44 üyesi var ve Belçika için tipik olarak 22 üyeden oluşan iki bölümden oluşuyor: bir Fransızca konuşan bölüm ve bir Hollandaca konuşan bölüm. Her bölümde, Parlamentoda Senato tarafından üçte iki çoğunluk oyuyla atanan 11 hakim veya savcı ve 11 görevli bulunuyor.

Belçika’daki adli sistem konusundaki değerlendirme raporunda GRECO’ya göre(2014), ilk işe alım dışında, adli sorumluluk pozisyonlarına atama, esas olarak liyakat sonucundan ziyade, ağları ve doğru temasları geliştirme becerisinin bir sonucu olarak yapılmaktadır. Bu nedenle, atama sürecine dahil adli bir konsey bulunan bu sistemde, atamalarla ilgili politik düşüncelerin etkili olmayacağının garantisi yoktur

  • Anayasal ilkeler

Anayasal bakış açısıyla, adli atama sürecinde üç ilkenin önemli olduğu görülür.

Birincisi adli bağımsızlıktır. Mahkemeler, siyasi kurumlar değil. Mahkeme hakimleri, tarafsız, bağımsız ve adil olmalıdır. Sadakatleri, bir siyasi partiye değil hukuka olmalıdır. Bunun anlamı, öncelikle siyasi motivasyonlara bağlı olan hakimlerin atanması söz konusu olmamalıdır.

Hakimler, adli makam için belirli nitelikler esas alınarak atanmak zorundadır. Bu bağlamda, mahkemelerin, adli konseylerin veya adli danışma kurullarının atama sürecinde önemli bir rol oynaması gerekmektedir.

Yargı bağımsızlığını korumak için, atama şekli önemli olmakla birlikte, hakimlerin yasal statüsü ile ilgili diğer garantiler de mevcuttur. Yargı bağımsızlığını korumada özellikle önem taşıyan, hakimler için yaşam boyu veya emekliliğe kadar olan süre ile görevlenmeleri olduğu kadar, hükümet veya parlamentonun, hakimleri askıya alma, görevden alma veya disiplin cezası gibi yaptırımların uygulama yetkisinin olmamasıdır.

İkincisi, demokrasi ilkesidir. Birçok ülkede yürütme ve yasama organları adli atamalara katılmaktadır. Bu nedenle, Parlamentoda adli atamalarla ilgili bir miktar demokratik kontrol veya denetim yapılması gerekiyor. Herhangi bir demokratik kontrolü olmayan, devlet içindeki bir devlet olan bir yargı kabul edilemez. Dolayısıyla, bu bakımdan yürütme veya yasama organlarının atama sürecine dahil edilmesi gerektiği açıktır.

Üçüncüsü, kontroller ve dengelerdir. Hakimlerin atanmasına ilişkin yönetim yetkilerinin yoğunlaşmasını önlemek için, bu yetkilerin yürütme, yasama ve yargı organları arasında bölünmesi, önemlidir. Paylaşılan bir güç sistemi, hükümet kollarından biri tarafından güç istismarının engellenmesini teşvik eder.

Çoğu Avrupa ülkesinde, adli atamalar üzerindeki siyasi etkiye karşı anayasal güvenceler nispeten zayıftır. En önemlisi, yargı bağımsızlığına saygı duyan yasal bir kültürün geliştirilmesidir. Ayrıca, hakimlerin yasal statüsüne ilişkin özel önlemler (ömür boyu görev süresi, yürütme veya yasama organları tarafından hakimlerin görevden alınmaması) ve adalet yönetiminde dış baskıya karşı özel önlemler, belki de yargı bağımsızlığı için daha önemlidir.

Venedik Komisyonu, hakimlerin bağımsızlığı konusundaki raporunda (2010), eski demokrasilerin yürütme organının adli atamalar üzerinde belirleyici etkisinin olduğu sistemlerinin de uygulamada iyi çalışabileceği ve bağımsız bir yargıya izin verebileceğini, zira bu yetkilerin, yasal kültür ve gelenekler tarafından korunduğunu belirtti.

Bu yasal geleneklere sahip olmayan yeni demokrasilerde, adli atamalara kesin etkisi olan bir yargı konseyinin kurulması gerekliliği, Venedik Komisyonu tarafından ileri sürüldü. Bu konsey üyelerinin çoğunluğunun, yargının kendisi tarafından seçilmesi gerekir. Avrupa Komisyonu raporlarında, böyle bir yargı konseyinin, Avrupa Hukuk Kurallarına uyduğunu belirtmektedir. Ancak, böyle bir “Avrupa standartları” pratikte mevcut değildir. Yargı konseyinin, yargıyı etkilemek isteyen politikacıların elinde tehlikeli bir araç olabileceği de açıktır. Belki de atamaları merkezi düzeyde tutmak yerine, atama sürecini mahkemelere dağıtmak daha güvenli olacaktır.

KAYNAK

Paul Bovend’Eert

Prof. mr. P.P.T. Bovend’Eert is a professor of constitutional law at the Radboud University Nijmegen. Kenneth W. Dam, The Judiciary and Economic Development, University of Chicago L

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

%d blogcu bunu beğendi: